Edebiyat

UYANMASIN

Fal taşı gibi açtı karanlığa gözlerini. Kalbinin üstünde dörtnala bir at koşuyordu sanki. Kalbinin hızını azaltmak, o dizginlenemez atı yavaşlatmak istercesine elini göğsüne koydu. Sadece kötü bir rüyaymış çok şükür. Yanı başında yatan kocasının nefes alışverişinden, onun derin bir uykuda olduğunu anladı. Başucu lambasını yakıp beşiğe doğru usulca gitti. Kızı Elif de babası gibi derin uykudaydı. Gördüğü kâbusun etkisiyle ağzı dili kurumuştu. Mutfağa yöneldi. Uzun koridoru geçerken rüyasını düşündü. Yatak odasında uyuyan kızını kontrol etmeye geldiğinde beşiğinde bulamayınca deliye dönmüş bir halde evinin her odasını aramış, her yere bakmıştı. Halbuki üç aylık bebek beşiğinden bile çıkamazdı. Bardağından son yudumunu alırken “Hayır olsun, sabah musluk başında suya anlatayım da suyla aksın gitsin,” dedi kendi kendine. Odaya döndüğünde yatağına girmeden kendince her şeyin bir kabustan ibaret olduğunu teyit etmek için tekrar kızına baktı. Lambayı kapatıp sanki güç almak istercesine, kötülüklerden kızını ve kendisini korumasını umarak her şeyden habersiz sırtı dönük uyuyan kocasına sokulup uykuya bıraktı kendini.

Sabah kocasını işe gönderdikten sonra uyumamış, hazır Elif uyurken evin birikmiş ufak tefek işlerini yapmaya koyulmuştu. İçindeki tarifsiz sıkıntıyı gece gördüğü kabusa yordu. Kızı uyandığında karnını doyurup giydirdi. Sonrasında kendisi de hazırlandı. Kızını aile hekimine kontrole götürecekti. Kapıyı çektikten sonra aklına geldi. Anahtar içerde kalmıştı. Canı sıkıldı. O keyifsizlikle Elif kucağında bir telaş merdivenlere yöneldi. “Aksilikler geldi mi arka arkaya geliyor,” diye söylendi kendi kendine.

Merdivenlere adımını attığında yer ayağının altından kayıyor sandı. Halbuki basamağa topuğunun ucuyla bastığı için ayağı kaymıştı. Dengesini kaybetti. Son anda can havliyle tırabzanlara tutunmuştu; ama Elif ellerinin arasından kayıp gitmişti. Kızını sardığı battaniye kalmıştı elinde. Sadece battaniyesi… Bir çığlık koptu boğazından.

Sadife Hanım sahanlığa çıktığında merdiven başında Gülizar’ı gördü. İlk basamakta kızı kucağında başı önüne eğik ve anlaşılmaz şeyler mırıldanarak, hiç kımıldamadan oturuyordu. “Gülizar, Gülizar kızım bir çığlık duydum sanki iyi misin?” diye sordu. Gülizar’ın kucağındaki Elif hiç hareket etmiyordu. Biraz daha yaklaştı genç kadına. O zaman gördü Elif’in kanlı başını ve başının sol tarafından yere damlayan kanları. Gülizar başını kaldırıp usulca cevap verdi. “Sessiz ol Sadife abla, kızı anca uyuttum, uyanmasın.”

 

Gülcan Cengiz

Öğrendiğinden beri okuma sevdalısı, birkaç yıldır yazmaya hevesli, sanata düşkün, keşfetmeye meraklı... Hayatını edebiyat, sinema ve sanatla zenginleştirmeye çalışan bir kadın. Şimdi de yazma serüveni için beraber yola çıktığı arkadaşlarıyla karnaval hazırlığında.

YAZAR HAKKINDA

Gülcan Cengiz

Öğrendiğinden beri okuma sevdalısı, birkaç yıldır yazmaya hevesli, sanata düşkün, keşfetmeye meraklı... Hayatını edebiyat, sinema ve sanatla zenginleştirmeye çalışan bir kadın. Şimdi de yazma serüveni için beraber yola çıktığı arkadaşlarıyla karnaval hazırlığında.

Bir Yorum Yazın

7 + 3 =

4 Yorum