Kültür

ZEVK DÜŞKÜNÜ EDEPSİZ ŞEHİR

İtalya maceramıza ilk iki gün Roma şehriyle başladığımız gezimizin üçüncü gün şehri, Napoli ve Pompeii idi. Antik şehir olan Pompeii’nin hikayesini belki de çoğu kişi biliyordur. 79 Yılında Vezüv yanardağının patlaması sonucunda 30 bin nüfusluk şehir birkaç saat içinde yok olmuş. Ve bu olaydan yaklaşık 1700 yıl sonra tesadüf eseri şehir bulunmuş ve bulunduğu mezardan çıkarılmaya başlanmış. Aslında kısaca hikayesi bu. İtalya’nın güneyinde kalan şehir o gün sıcaktı. İki gün boyunca Roma’daki soğuk havanın tedbiriyle çıktığımız şehirde, üzerimize aldığımız kalın kıyafetler fazla gelmişti. Şehre doğru uzun ve ağaçlı bir yoldan yürürken rehberimiz, elimize kulaklıkları tutuşturuyor. Antik şehri grupla aynı anda rahat gezebilmemiz mümkün değilmiş. O yüzden biz gezerken o da bizim kulağımıza hikayesini fısıldıyor. Şehrin büyük kapısından içeri adım atar atmaz gladyatör dövüşlerinin yapıldığı arenaya girmiştik. Nüfusun %40’ının köle olduğu şehirde, bu dövüşler o dönemde eğlence için yapılıyormuş. Kölelerin dövüşü. Harabe içinde olan şehri gezerken o döneme ait mimari yapıları, sokakları ve çok ilginçtir ki hala bir kısmı bozulmamış freskleri görüyoruz.

Bizim dikkatimizi çeken iki detay vardı. Yollarda belli periyodlarda karşıdan karşıya bulunan büyük kayalar ve yollara çizilmiş penis. Kaldırımdan kaldırıma gördüğümüz yolun ortasındaki büyük kayalar, sıçrama taşı olarak kullanılıyormuş. Bu kayalar evlerden sokaklara akan lağım sularının, insanların ayaklarına değmeden gezmesini sağlıyormuş. Büyük penis işareti ise genelevlerin yerini işaret ediyormuş. Şehrin hikayesi bu kadarla bitmiyor tabi. Bu şehrin insanları o dönemde lükse, yemeye ve sekse düşkünlüğünden biliniyormuş. Hatta o dönemde eşcinselliğin normal karşılandığı bir şehirmiş. Nitekim yaşadıkları evleri ve şehri gezerken bunların izlerini görmek çok da zor değildi. Şehir, liman şehri ve uzun yoldan gelen misafirlerin genelevlerin yerini sormamaları için konumlarını göstermek için duvarlarda ve kaldırımlarda, yol boyunca penis çizimlerini görmeniz mümkün. Biz acaba daha neler göreceğiz diye merak içinde gezinirken, taşlaşmış insanların sergilendiği açık hava müzesine gelmiştik. Sergilenenlerin içinde sadece insanlar yoktu, burada yaşayan hayvanlarda lavlardan nasibini almıştı. Tabi bu durumu şehir ortaya çıkıp hikayesini öğrendikten sonra, birçok din adamı kendi lehlerinde kullanmışlar. Zevke ve sekse düşkünlüğün sonunda Tanrı sizi buradaki insanlar gibi taş yapar söylemleriyle hala kendilerine bir pay çıkarmaktadırlar. Ama gerçek bundan daha farklıymış. Yerin altından çıkarılan şehrin insanlarının formunu bozmamak için bulundukları yere alçı dökerek olduğu gibi çıkarılmaya çalışılmış. Böylece ortaya taşlaşmış insanlar çıkmış. Aslında onların bozulmadan öylece kalmalarını sağlayan şey de yanardağdan, lavlardan önce püsküren küllermiş. Bu küller insanlar ölmeden hemen önce bedenlerini kaplayıp korumaya almış. Aslında bunlar tamamen teknik bilgiler. Yine de o gün orada nasıl acı çekiyor olduklarını ve neler yaptıklarını bedenlerinin bulunma pozisyonlarında az çok tahmin edebiliyoruz.

İtalya’yı gezmeye karar verdiğimiz andan itibaren bu ülkeyle ilgili bildiğim bütün gerçekler bir bir değişiyor ve ben bu değişimi büyük bir hayranlık ve şaşkınlıkla karşılıyordum. Bu antik şehri hem gezip hem de bu denli içinde olup havasını solumak harikaydı. Bazen fotoğraf çekmekten ve etrafımızdaki her şeye dikkat kesilmekten rehberi dinlemediğimiz de oluyordu. Gezeceğimiz o kadar çok şehir ve sokak vardı ki, hepsini aynı heyecan ve şaşkınlıkla karşılamak mümkün mü o an için bunu bilemiyordum. Pompeii’nin hikayesi, bizi şehrin içinde olduğumuz, havasını soluğumuz ve gördüklerimiz karşısında çok etkilemişti. Aynı gün Pompeii’den hemen sonraki şehrimiz Napoli’ydi. 

 

Sevcan Özbek Akın

Küçüklüğünden beri okuma heveslisi; önüne ne gelse okuyan, bu zamana kadar dünyanın birkaç ülkesi dahil, birçok sokak, mahalle, şehir gezmiş, biraz takıntılı, biraz dağınık birisi. Yazmayı ilk defa ortaokulda denemiş; ama ben bunu yapamıyorum, deyip vazgeçmiş. Bu tutku aklının bir köşesinde kalmış olacak ki yıllar sonra bu işin eğitimini almaya karar vermiş ve Yazarlık eğitimi sırasında harika insanlarla bir araya gelmiş büyük bir heyecanla karnavalın renklerinden biri olmaya karar vermiş.

YAZAR HAKKINDA

Sevcan Özbek Akın

Küçüklüğünden beri okuma heveslisi; önüne ne gelse okuyan, bu zamana kadar dünyanın birkaç ülkesi dahil, birçok sokak, mahalle, şehir gezmiş, biraz takıntılı, biraz dağınık birisi. Yazmayı ilk defa ortaokulda denemiş; ama ben bunu yapamıyorum, deyip vazgeçmiş. Bu tutku aklının bir köşesinde kalmış olacak ki yıllar sonra bu işin eğitimini almaya karar vermiş ve Yazarlık eğitimi sırasında harika insanlarla bir araya gelmiş büyük bir heyecanla karnavalın renklerinden biri olmaya karar vermiş.

Bir Yorum Yazın

7 + 3 =

5 Yorum

  • Şehri tekrar yaşattın. Gerçekten görülmeye değer bir şehirdi. Kalemine sağlık..

  • Çok keyifli ve bilgi dolu bir yazı olmuş, eline emeğine sağlık. Gezmiş kadar oldum.

  • Senin gözlerin ve gözlemlerinle, ruhunla ayak izlerini takip ederek Pompei’yi gezdik. Çok güzel ve bilgilendirici bir gezi yazısı olmuş. Eline, kalemine sağlık.

  • Derler ki zevk düşkünü günahkâr Pompei şehrini Tanrı cezalandırdı.
    İyi de nüfusun yarısına yakını köle idi.
    Kölelerin suçu ne idi?
    Kaleminize sağlık.