Edebiyat

11.87 Metrekare

Gökyüzünde bir kırmızılık gördü önce. Daha dikkatli bakınca bunun bir uçurtma olduğunu anladı. Masmavi gökyüzünde kıpkırmızı bir uçurtma nasıl da süzülüyordu özgürce. Kaç yıl olmuştu uçurtma görmeyeli? Babasıyla yaptıkları ilk uçurtmasını hatırladı aniden. Babası çıtaları çakıp jelatini gerdirirken elinden geldiğince yardım etmiş bu yolla sabırsızlığını da yenmeye çalışmıştı. Babasının yardımıyla havalandırıp tek başına uçurmaya başladığında sevinçten aklı çıkacak sanmıştı.

Başını önüne eğmesiyle bir anlığına da olsa unuttuğu gerçekliğine dönmesi bir oldu. Karşısında demir parmaklı pencereler, önünde volta atan insanlar, başını sağa çevirdiğinde gördüğü dikenli tellerle çevrili yüksek duvarlar. Yedi senesini tükettiği hapishane havalandırması. Cebinden sigara paketini çıkarttı. Paketten bir sigara alıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Umutsuzca ceplerinde çakmağını arandı. Yine koğuşta unutmuştu. Yaşar abi yakıverdi sigarasını. Çöktü yanına. “Sağol abi.” Sigarasından derin bir nefes çekip üfledi. “Dalmışsın,” dedi Yaşar abisi. Aslında ne düşünüyorsun demeye getirmişti. Anladı Mustafa. “Hiç abi demin gökyüzünde bir uçurtma vardı, ona bakıyordum. Rahmetli babamın bana yaptığı ilk uçurtmamı hatırladım. İpi elimden kaçıp da gökyüzünde kaybolmuştu.” “Hayat elindekilere sıkıca sarılıp sahip çıkmazsan kaybedeceğini erken yaşta sana öğretmeye başlamış demek ki Mustafa,” diye yorum yaptı Yaşar. “Haklısın abi çok haklısın,” diye cevap verdi, kendisi gibi elindeki her şeyi bir anlık öfkeyle kaybeden Yaşar abisine.

Havalandırma saati bitince koğuşlara girdiler. Mustafa yatağına uzanıp tavana dikti gözlerini. Koskoca yedi senesi şu duvarlar arasında geçmişti. Dışarıda zaman hızla akıp giderken burada durmuştu adeta. Zaman acelesi olmayan, ağır aksak yürüyen bir ihtiyar gibi ilerlerdi ilk zamanlar. Mustafa çıldıracak gibi olur, deliye dönmüş bir halde koğuşta, avluda dolaşırdı. Pişmanlığı ve kendisine öfkesi arttıkça adımları da hızlanır, yere daha sert, hınçla basardı. Sanki topraktan, ayaklarından almaya çalışırdı öfkesini.

Cinayeti işlediği o akşamı ne yaparsa yapsın hiçbir zaman tam olarak hatırlayamadı. Arkadaşlarıyla içmeye gittiği meyhanede alkolü fazla kaçırmıştı. En son tartışmaya başladıklarını hatırlıyordu. Sonrası karanlık, boşluktu. Sarhoşluğuna eşlik eden pişmanlık duygusu hafızasının üstüne kalın bir yorgan gibi örtülmüştü.  Her şey bilinmezdi. Belki böylesi işine geliyordu. Hatırlamayınca acı ve pişmanlıkla baş etmesi kolaydı.

Nelerden mahrum ve uzak kaldı burada bunca senede? Yarım kalan hayatı, hayalleri, evliliği, yaşarken yetim bıraktığı kızı, Aylini. O içeri girdiğinde beş yaşındaydı. Büyüdüğünü, okula başladığını, boyunun uzayıp yavaş yavaş genç bir kıza dönüştüğünü göremediği çocuğu.

Dışarıda sonsuz ihtimallerin, yaşanabilecek sayısız hayalin, hayatın olduğu bir dünya vardı; ama burada sekiz kişilik doksan beş metrekarede kendine payına düşen 11.87 metrekareye hayatını ve bedenini sığdırmaya çalışıyordu. Koskoca dünyada payına düşen sadece 11.87 metrekareydi. Bazen kendini bedeninin üç dört katı büyüklüğünde bir akvaryumda yaşamaya mahkûm edilmiş bir süs balığı gibi hissederdi. Burada kapılar, kilitler arasındaydı. Kapı, kilit, duvar, dikenli teller ne çok vardı.

Baktı düşünceleri cendere gibi yüreğini, beynini sıkıştırıyor. Oturduğu ranzasından doğruldu. “Ali bana bir çay versene,” dedi. Bir sigara yakıp volta atmaya başladı.

 

 

 

Gülcan Cengiz

Öğrendiğinden beri okuma sevdalısı, birkaç yıldır yazmaya hevesli, sanata düşkün, keşfetmeye meraklı... Hayatını edebiyat, sinema ve sanatla zenginleştirmeye çalışan bir kadın. Şimdi de yazma serüveni için beraber yola çıktığı arkadaşlarıyla karnaval hazırlığında.

YAZAR HAKKINDA

Gülcan Cengiz

Öğrendiğinden beri okuma sevdalısı, birkaç yıldır yazmaya hevesli, sanata düşkün, keşfetmeye meraklı... Hayatını edebiyat, sinema ve sanatla zenginleştirmeye çalışan bir kadın. Şimdi de yazma serüveni için beraber yola çıktığı arkadaşlarıyla karnaval hazırlığında.

Bir Yorum Yazın

8 + 1 =

4 Yorum

  • Çok anlamlı ve büyük dersler çıkarılacak hikaye yi böyle güzel kaleme alınması ayrı güzel lik ve anlam katmış..

  • Eline sağlık, bir yerlerde kapalı kalma duygusunu kısmi olarak yaşadığımız pandemi döneminde, dört duvara mahkum olmuş pişmanlıklar içindeki bir insanın hislerini çok güzel anlatmışsın. Diğer hikayelerini sabırsızlıkla bekliyorum.

  • Karakterin yaşadığı o salt duyguyu en yalın ve etkili haliyle yazıp sunduğun için teşekkürler