Edebiyat

ALDATILDIK

Ben demiştim demek istemiyorum; ama gerçekten demiştim. Hatırlıyor musun? Geçen yıl şehrin en büyük parkında bir bankta yan yana oturduğumuzda, karşımızdaki çeşmeye bakarken demiştim. Hatta minik bir serçenin gelip çeşmenin kenarından su içişini birlikte omuz omuza izlemiştik. Şimdi hangi cümlelerle nasıl dediğimi tam hatırlamıyor olabilirim; ama o gün orada sanki çok şey konuştuk biz seninle. Hiç kimse yokken herkesi konuştuk. Evet evet, tam da o gün o parkta az ilerde kavga eden bir çiftin üzerine tezlerimizi birbirimize anlatırken bir gülümseyişi vardı. Şöyle ki dudağının sağ köşe kıvrımının yukarı çıkıp orada asılı kaldığını gördüm. O an ne düşündüğü ile ilgili kafa yormak gelmedi aklıma; ama anladım biliyor musun? O çift hakkında bir sürü teori üretirken biz, bunun o gün bizim de başımıza geldiğini anladım. Sustum. Sen ısrarla onların birbirlerini aldattığını söylemiştin. Ben ise basit bir kıskançlık kavgası demiştim. Ve gerçekten de sonrasında el ele parktan çıkıp gittiklerini gördüğümüzde sen hala aldatıyor kısmında ısrar ettin. O an belki de senin bilmediğin tek gerçek, o çifti benim tanıyor olduğumdu. Ortaya attığın tezini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar ateşli savundun. Ben demiştim demek istemiyorum. Onların ki basit bir kıskançlık kavgasından ibaretken biz onlara bakarak nasıl bu kadar kendimiz olduk anlamıyorum? Hep söyledim kadına bu kadar kıskanç olma. Tamam ol ama belli etme bari diye. İleride kaçıracaksın bu adamı elinden dedim. Zaten zor buldunuz birbirinizi dedim. Neymiş hep yanında olacakmış kocası. Nerede kaldı şimdi bütün o kıskançlığın. Hadi gitsene şimdi peşinden kocanın. “Hakkınızı helal ediyor musunuz? ” diye soruyor hoca. Gel de etme. Sabah yatağında ölü bulmuşlar. ‘Kadın evde değilmiş, ’ diyorlar. İşin aslını astarını çok da merak etmiyorum aslında. Ben demiştim halbuki. Bir gün elinden kaçıracaksın bu adamı diye. Ne kaldı sana bir bak. Gerçi hoş yaşasa da yaşamasa da giden ne şekilde olursa olsun gidiyor.

Gidiyor elbet. Bir gün herkes gidecek biliyorum. Ama herkes bu şekilde ölmeyecek, ölmemeli. Hiç kimse buna mecbur değil tamam mı? Belki bana mükemmel bir ilişkinin tarifini yapan arkadaşlarıma inat mükemmel bir ilişkim olmamış olabilir. İşin aslı ne öğrenmek ister misin? Evde sabah tek başınaydı evet. Ama tek başına ölmedi. Yanında ben vardım. Gözlerimin içine bakarken gitti öbür tarafa. Yoo ben öldürmedim asla. Tarifi imkansız bir hazdı. Sevdiğim adamın son bakışlarını gözlerimde hissetmek. “Hakkımı helal ediyorum. “Aldattı, aldattım, aldatıldık. Çok kalabalık değil mi? Baya seveni varmış kocamın. Hatta ne var biliyor musun? Şimdi hatırladım. Geçen yıl şehrin en büyük parkında otururken bir an kavga etmiştik. Üstelik kavga sebebi bana ‘seni seviyorum’ demesiydi. Ne alaka değil mi? Kocan sana seni seviyorum diyor sen kavga çıkarıyorsun. O gün orada önümüzden geçen bisikletli gencin peşine takılıp gitseydim. Uzaklaşsaydım oradan inan daha inanmış olurdum ona. Kaçan balonun peşinden koşan küçük çocuğun hüznü yoktu belki bende. Beni aldatmadığını söylediği anda bile beni aldattığı kadınla göz göze geldi. Ve ben bunu biliyordum. Biliyorum ufak bir tartışmadan sonra her şeyi tatlıya bağlamış gibi göründük herkese. Kadına. Ama hiçbir şey değişmedi. Biz birbirimizin olmaya devam ettik. O son nefesini verene kadar.

Hava sıcaktı. O gün oradaydık. Parkta ikimiz el ele omuz omuza. Onun gördüğü su içen serçeydi, ben de görmüş gibi yaptığımı hatırlıyorum şimdi. Hep böyleydi. Romantik görünmeye çalışırdı, benden bir şeyler gizlediğinde. Benim gördüğüm ise koca bir hiçlikti. Benim derdim o an bitsin de eve gideyim idi. Şimdi düşünüyorum da belki dünyanın en mutlu erkeği değildim ama oradaydık. Aldatıyorlar birbirlerini dedim. İnanmadı. Yalan söyledi. Gözlerime bakarak hem de. Neyse ki şimdi bütün o yalanlarını dinlemek zorunda değilim. Çok zor değildi aldatan bir kadının kavgasını tahmin etmek. Parktaydık. Beni oraya zorla getirdi. Halbuki biz birlikteyken hiç parka gitmezdik ki. Sevmezdi. Yürüyüşü de sevmez. Yalan söyledi. “Değiştim ben şimdi seviyorum, ” dedi. Kavga eden adamla göz göze geldiğinde, çeşmeden su içen serçenin uçtuğu gibi uçtu o da içimden. Halbuki sevmezdi beni başını omuzuma koyacak kadar.
-Bir kahve daha alabilir miyim?
Hava çok sıcak buzlu içecekler içimi soğutmaya yetmiyor. Nerede kaldı acaba sevgilim?

Sevcan Özbek Akın

Küçüklüğünden beri okuma heveslisi; önüne ne gelse okuyan, bu zamana kadar dünyanın birkaç ülkesi dahil, birçok sokak, mahalle, şehir gezmiş, biraz takıntılı, biraz dağınık birisi. Yazmayı ilk defa ortaokulda denemiş; ama ben bunu yapamıyorum, deyip vazgeçmiş. Bu tutku aklının bir köşesinde kalmış olacak ki yıllar sonra bu işin eğitimini almaya karar vermiş ve Yazarlık eğitimi sırasında harika insanlarla bir araya gelmiş büyük bir heyecanla karnavalın renklerinden biri olmaya karar vermiş.

YAZAR HAKKINDA

Sevcan Özbek Akın

Küçüklüğünden beri okuma heveslisi; önüne ne gelse okuyan, bu zamana kadar dünyanın birkaç ülkesi dahil, birçok sokak, mahalle, şehir gezmiş, biraz takıntılı, biraz dağınık birisi. Yazmayı ilk defa ortaokulda denemiş; ama ben bunu yapamıyorum, deyip vazgeçmiş. Bu tutku aklının bir köşesinde kalmış olacak ki yıllar sonra bu işin eğitimini almaya karar vermiş ve Yazarlık eğitimi sırasında harika insanlarla bir araya gelmiş büyük bir heyecanla karnavalın renklerinden biri olmaya karar vermiş.

Bir Yorum Yazın

+ 47 = 50

1 Yorum

  • Eline sağlık çok güzel olmuş, aynı anının farklı gözlerden anlatımı. Girişini, detaylarını çok sevdim.