“Bir sürü ölmüş kedi ile bir arada yaşamayı seven o eski dostumuzu uzun uzun hatırlamakta ne yarar var. Şimdi onun saçları uzamıyor. Hiçbir şeyden haberi yok. Belki de uzun bir uykuya yatmıştır. Öyleyse rahatça giyinebilir, sokağa çıkabilirim.” O’nun artık saçları uzamıyor. Ama okuyanın içinde bir bıçak yarası gibi derin izler bırakan öyküleri, geçmiş yıllardan gelip gelecek yıllara uzanıyor. Yılların kapıları İshak’a hep açık kalacak.
YAZAR HAKKINDA
Rukiye Çetin
Okumak daha çok yer işgal etse de yaşamımda, yazmak her zaman ya kalemimin ucunda ya da aklımdaydı. Uzun süren bir eylemsizlik sonrası yazma uğraşına yeniden döndüm. Katıldığım yaratıcı yazarlık atölyesinde birlikte olduğumuz, hem çok şey öğrenip hem de çok eğlendiğimiz arkadaşlarımla bu karnavala ben de katıldım. Gezgin bir göçebe, acemi gurme, balkon bahçeci olarak , kentlerden, kırlardan topladığım dağarcığımdaki sesler, renkler, tatlar ve kokularla kalabalığa karışmaya çalışacağım.
YKY’nın 2009 yılındaki baskı için tanıtım notu:
“Onat Kutlar’ın unutulmaz kitabı “İshak” 50 Yaşında!
Yayımlanışının 50. yılında, böylesine özgün bir kitabın özel bir baskısını sunuyor YKY: Hepsi numaralı 3000 nüshalık tek bir basım…
İshak’ın üstünden elli yıl geçti. Yankıları sürmekte ama… Yurt koğuşunda, kahve köşelerinde yazılmış dokuz kısa öykülü bu ilk kitap 1959’da a Dergisi Yayınları’ndan çıktığında Kutlar 23 yaşında, Kadırga Yurdu’nda kalan, taşralı bir hukuk öğrencisiydi. Edebiyatımızda ıskalanmamış kitaplardandır İshak, hak ettiği ilgiyi zamanında görmüştür: 1960 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü verilmiş, sonraları yeni baskıları yapılagelmiştir. 1950’lerde Sait Faik’ten alınan güçle bir atılım içine giren modern öykücülüğümüzün tohumudur; bu yeni dönemin simgesidir. Günümüz öykücülüğü için de bir mihenk taşıdır İshak.” Bugünlerde Onat Kutlar’la İshak’la sayısız karşılaşmalar yaşıyorum. Siz de bir bakın…