“Bizim için hazır edilmiş patikalardan başka bir yola ne zaman sapar, kendi alanlarımıza doğru hızla ne zaman yol almaya başlarsak, flanöz de o anda var olmaya başlar”
Flanöz sözcüğü eril bir sözcük olan “flanör”ün dişile çevrilmesiyle oluşturulmuş. Yazar, Flanöz için “O, dışarı açılır ve gitmemesi gereken yerlere gider; bizi ev ya da ait olmak gibi kelimelerin kadınlara karşı nasıl kullanıldığıyla yüz yüze gelmeye zorlar;”, “Bizim için hazır edilmiş patikalardan başka bir yola ne zaman sapar, kendi alanlarımıza doğru hızla ne zaman yol almaya başlarsak, flanöz de o anda var olmaya başlar,” diyor.
Yaşadığı kentlerdeki duygu, düşünce ve deneyimlerini başka flanözlerin anı ve yapıtları eşliğinde bize aktarıyor. Kadın olarak sokakta dolaşmanın tarihi gibi de okuyabilirsiniz. Yazarın da dahil olduğu birbirinden ilginç kişilikleri ile anılan flanözlerin yanı sıra geniş bir yer kaplayan dipnotları okumak da çok keyifliydi. “Dişi flanörlük- flanözlük mekânlarda nasıl hareket ettiğimizi değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda mekânın kendi düzenine de müdahale eder” diyor yazar. “Kent ve Kadın” konusunda yeni okumalara doğru…
İyi okumalar.
Kitap Arka Kapağı
“Bırakın yürüyeyim. Bırakın kendi hızımda ilerleyeyim. Bırakın hayatın içimde, etrafımda dolaşmasını hissedeyim. Bana heyecanlı olaylar verin. Bana beklenmedik dönemeçleriyle köşebaşları verin. Bana tekinsiz kiliseler, güzel vitrinler ve uzanabileceğim parklar verin. Şehir sizi heyecanlandırır; bir işe başlamanıza, hareket etmenize, düşünmenize, istemenize, bağlanmanıza alan açar. Şehir, hayatın ta kendisidir.”
Paris’in cam ve çelik kaplı pasajlarında doğan ve “amaçsızca dolaşan kişi” anlamında kullanılmaya başlanan “flanör” kelimesi Lauren Elkin’in bu kitabıyla erilden dişile çevrilerek “flanöz” oluyor. Yazar, sözlüklerin çoğunda bulunmayan bu hayalî kelimenin temsil ettiklerinden yola çıkarak yazdığı kitabında bizi Paris, New York, Tokyo, Venedik ve Londra’nın sokaklarında George Sand, Virginia Woolf, Jean Rhys, Agnès Varda, Sophie Calle, Martha Gellhorn ve Joan Didion gibi flanözlerin ayak izlerini takip ederek yürümeye davet ediyor. Elkin, yaşamöyküsünü, gezi notlarını ve edebi eleştiriyi bir araya getirerek yarattığı bu mozaikte kadınların edebiyat, sanat, tarih, sinema aracılığıyla metropolle kurdukları ilişkilerin seyrini ilham verici bir üslupla kayda geçiriyor.
“Kadınların kamusal alanda hak iddia edişine dair moralleri yükselten, toplumsal cinsiyet rollerini esneten bir eleştiri.”
–Deborah Levy, The Guardian, Yılın Kitabı
Çeviren: Doğacan Dilcun Doğan, Nebula Yayınevi, 3. baskı