Okuduğum çeviri Ferid Namık Hansoy’a ait. Yazarın Kadın Mektupları 1892 Yeni Kadın Mektupları, 1894 ve Son Kadın Mektupları, 1897 yıllarında kaleme aldığı kitaplardan derlenmiş. Eser her biri farklı bir kadın tarafından yazılmış tam on mektuptan oluşuyor. Mektupların uzunluğu ortalama yedi, sekiz sayfa ve her biri kısa öykü niteliğinde. Öykülerin sırasıyla isimleri:
- İlk vicdan azabı
- Bir kurtarış
- Gözler
- Leylaklar
- Yangın var
- Yirmi sekiz gün
- Dönüş
- Arkadaş
- Bağlılık
- Vasiyetname
Öyküler aşk, fedakârlık, ihanet gibi temaları işler. Kahramanlar fiziksel ve duygusal olarak kimi zaman hasta, kırılgan; ama çoğunlukla empati yapmayı bilen kimselerdir.
“İlk Vicdan Azabı” kocası tarafından sevildiği halde başka bir erkeğe aşık olmuş, olaylardan kızının haberi olduğunda vereceği tepkiyi vicdan azabı ile bekleyen bir kadının hikayesidir.
İkinci öykü “İlk Kurtarış” mizah yönü daha güçlü olan bir öykü. Pek iffetli bir kadın olan kahramanımız sevdiği erkeğin (Mösyö Maurice) ‘kokotları’ görmeye gitmesine, karşılığında hem sağlığını hem de parasını tüketmesine seyirci kalacak mıdır?
“Gözler” öyküsünde bu kez kahraman genç kızken seviştiği Mösyö Herve’yi hayatı boyunca unutamamıştır, sonunda ona mektup yazarak mutlaka ölmeden önce görüşmek istediğini söyler.
“Leylaklar” yine evlilik dışı bir ilişkiyi konu alır. Bu kez kadının (anlatıcının) aşığı hastadır. Diğer metinlerden farklı olarak mektup değil düzyazıdır.
“Yangın Var” öyküsü Raul’e karısı tarafından yazılmış bir mektuptur. Kahramanımız bu kez kocasına bir metresi olduğunu (bütün kasaba gibi) kendisinin de bildiğini ve bu ikili yaşama son vermezse ‘aldatılan kadının aldatma hakkı kazanacağı’ söyler.
“Yirmi sekiz gün” öyküsünde ise arka arkaya Chorlette tarafından yirmi sekiz gün boyunca yazılan kısa kısa mektuplara yer verilir. Zavallı kadın, kocasının (Jack) dönmesini bekledikçe yakın arkadaşları Simon’ın ziyaretleri artacak, mektupların içeriği ve üslubu değişmeye başlayacaktır.
“Dönüş” öyküsünde ise sevdiği erkek için kızını terk eden kahramanın dramı anlatılır.
“Arkadaş” sevdiği kadına açılamayan utangaç bir adam (Henry) üzerine kuruludur.
“Bağlılık” yine mizah yönü öne çıkan bir öyküdür. Namuslu bir kadın olan hizmetçi ev sahibi olan Madam de Baron’a sorar: Mösyö le Baron ile eve mi dönmeliler yoksa onu bir süre daha köyde oyalamalı mıdır? Madam nasıl isterse öyle yapacaktır; şayet Madam aşığı ile biraz daha baş başa kalmak istiyor ise Mösyö le Baron Rounen’de aylarca konaklamaya razıdır!
“Vasiyetname” ise fedakar, ölüm döşeğindeki bir kadının ağzından yazılmıştır. Bu mektubun kahramanı sevdiği erkeği kendinden daha genç ve güzel bir kadına teslim ederken kadına tavsiyelerde bulunur; delikanlı ile kendi deneyimlerinden, çekebileceği zorluklardan bahseder.
Prevost, ülkemizde çok tanınmıyor. Paris’de 1862’de doğan yazar 1941’de hayatını kaybediyor. İlk iki romanının Le Scorpion (1887) ile Chonchette (1888) başarısından sonra mühendislikten istifa edip ardından elliye yakın eser yazıyor. Arşiv fotoğraflarında kendisine Nazi bıyığı ile rastlasak da o metinlerinde hep kadınlara özgü konuları ele almış, 20. yüzyılda Fransız feminist hareketinin ilerlemesinde katkı sağlamıştır.