Edebiyat

Hayal Otobüsü

Bayılırım otobüs yolculuklarına! Hem dilediğiniz yere gidersiniz hem de bacak bacak üstüne atıp yolculuğun tadını çıkarırsınız. Var mı bundan güzel şey?

Bugün yine sabah kalkınca dayanamadım, bir koşu terminale vardım. Peronda ne göreyim? Gökkuşağı renginde bir otobüs. Camları ayna gibi parlıyor. Boyası fosforlu. Üzerinde de kocaman “Hayal Otobüsü” yazıyor. Durur muyum? Hemen biletimi kestirdim. Keyfim gıcır.

Valizimi bıraktım. İçeri geçtim. Çok geçmeden hareket ettik. Aman Allah’ım o da ne? Hemen muavine seslendim. Yanıma geldi, “hayırdır beyefendi?”

“Bu otobüs yanlış yöne gidiyor,” dedim.

“Hiç öyle şey olur mu beyefendi. Doğru yoldayız.”

Ardından ekledi, “Sakın siz yanlış binmiş olmayasınız? Size bilet alırken arkadaşlarımız bilgi vermediler mi?”

“Bana hayaller dünyasına gittiğini söylediler.”

“Evet efendim, size doğru bilgi verilmiş.”

“Fakat benim hayalimde gitmek istediğim yer bu yönde değil ki.”

Muavin bu sefer ciddileşti. “Beyefendi, takdir edersiniz ki otobüsümüzün içinde sizden başka kırk dört tane daha yolcu var. Demek ki başka yolcularımız bu istikameti arzu etmişler ve bu yönde gidiyoruz. Koskoca otobüsün tek kişinin istediği yere gitmesi maalesef mümkün değil.“ Ardından ekledi: “Biletinizi görebilir miyim?”

Mahcup bir tavırla biletimi gösterdim. Muavinin gözünden hiçbir şey kaçmıyordu.

“Bu koltuk başka bir yolcumuza ait. Sizin yeriniz arkada, koridor kenarı.”

Kekeledim. “Burası boştu, hem ışık da geliyor diye şey etmiştim.” Ama muavinin taviz vermeye niyeti yoktu.

“Lütfen yerinize geçin.”

Pencere kenarını bıraktım. Mecbur arkadaki koltuğa geçtim. Kolonya ikramı, çay ikramı yapıldı. Ben de yanımdaki ve arkamdaki yolcularla sohbet ettim. Onlar bu hayattan ne bekliyorlar, ne istiyorlar, onu öğrenmeye çalıştım. Fikir alışverişleri faydalı. İnsan hayallerini tek başına kurmamalı. Sonra benim gibi hayal kırıklıkları yaşıyor.

Diğer öyküler için tıklayabilirsiniz. 

Irmak Erkan

Bir gece yatağından kalktı. En sevdiği pantolonunu, gömleğini giydi, cüzdanını yanına aldı, çantasını sırtladı; karısını ve çocuklarını öpüp odadan çıktı. Çalışma odası soğuk, karanlıktı. Ahşap masanın üzerindeki gece lambasını yaktı, sobayı tutuşturdu. Sandalyesine oturdu, yazmaya başladı.

YAZAR HAKKINDA

Irmak Erkan

Bir gece yatağından kalktı. En sevdiği pantolonunu, gömleğini giydi, cüzdanını yanına aldı, çantasını sırtladı; karısını ve çocuklarını öpüp odadan çıktı.
Çalışma odası soğuk, karanlıktı. Ahşap masanın üzerindeki gece lambasını yaktı, sobayı tutuşturdu. Sandalyesine oturdu, yazmaya başladı.

Bir Yorum Yazın

88 + = 97