Sosyal medya üzerinden tanıştığınız arkadaşlarınız hepinizin vardır. Benim arkadaşım “Tohumların Hamisi” yazarı Esra Güven; namı diğer Yazı Yaban. Akdeniz otlarıyla ilgili yazdığım yazılarda kendisinden bahsetmiştim. Şimdi sizlere onun yazdığı bir kitabı müjdelemek istiyorum. 100 Sene 100 Nesne projesi için hazırlanan yazılar planlanandan daha fazla sözcüğe ulaşınca kitaba evrilmiş. Yani Tohumların Hamilerine. İyi ki de öyle olmuş. Büyük bir merakla okuduğum kitap başlangıçta benim için çok keyifliydi. Hikaye anlatmasını seviyorum Esra Güven’in. Emek emek ürettiği yabani bitkilerin arasında dolaşırken de kitap sayfasında da aynı içten, alçak gönüllü sesi bana eşlik ediyordu. Asla yükselmeyeceğini düşünmüşümdür, ilerleyen sayfalarda yanıldığımı düşündüm. Öfkeliydi ya da ben öfkelendim, bilemiyorum. Tohum, tarım, ekiciler hakkında çok sözü var durup dinlediğinizde. Farklı bir anlatış tarzı var. Tanıdık dostlar söz alıyor yer yer: Füruğ, Anday, Ursula Le Guin ve daha başkaları. Bir yandan da bir bilim insanı titizliği ile anlattıklarını kaynaklarıyla birlikte paylaşıyor ki meraklı okurlar için başlangıç noktası oluştursun.
Arka Kapak
Bahçelere, tarlalara ektiğimiz, karnımızı doyuran, ilacımız, giyeceğimiz, parfümümüz, mobilyamız, kısacası neredeyse tüm dünyamız olan bitkileri ve onların tohumlarını dert eden bir kitap bu. Bugünlere nasıl geldiler, kimlerin ellerinde dünyanın dört bucağına yayıldılar, yediğim domatesle büyük nenemin yediği domates aynı mıydı? Yoksa o domates yemiyor muydu?
Sofralar ve dünyamız –sadece fiziksel dünyamız değil, iç dünyamız da– tohumlar sayesinde değişti ve zenginleşti. Bitek, gümrah, hayal gücü ve merakla dolu bir bahçenin bize sunacaklarının sınırı yoktur ne de olsa. Sadece bize mi? Hayvanlara, gökyüzüne, bitkiler yaşamını tamamladığında döndükleri toprağa da.
Ancak adına kutsal demekten hiçbir beis duymayacağım bu döngü; topraklar bekçilerini, yani ekicilerini kaybettikçe zarar görmeye başladı. Çok uzun bir zamandır karnını doyurmak giderek en az tohumlar ve ekicilerle ilgiliymiş gibi görünüyor.
Halbuki hâlâ tohumlar sayesinde karnımızı doyuruyoruz. Yine onlardan yapılmış bu sayfalar hem tohumlara hem de onları bugüne taşıyan ekicilere duyduğum sevgiyi ve saygıyı ifade etmemin aracıları oldular. Umarım anlamaya ve anlatmaya çalıştığım tohumların bu topraklardaki hikâyesi her okuyucuda çiçek açar.
İlginizi çekebilir: