Haftalık Öneriler İncelemeler Öneriler

B. Atxaga- Obabakoak (Bask Edebiyatı)

Bu öneride sizlere Bask edebiyatından bir kitapla geldim. Obabakoak – Obaba’nın İnsanları ve Yaratıkları ismini taşıyor. Bask deyince çoğumuzun aklına Athletic Bilbao gelmekte; ama bakalım kimdir bu Basklar?

Basklar, İspanya’nın kuzeyi ve Fransa’nın güneyinde yer alan özerk bir bölgede yaşayan halktır.

1978 yılındaki Özerklik yasası ile 3 ilin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bunlar Alaya, Biskay ve Gupuzcoa’dır. Yalnız Bask Ülkesi terimi genellikle bu 3 ilin oluşturduğu idari yapıyla sınırlandırılmamaktadır. Navarra ve İparralde denen Fransa sınırları içerisindeki Pays Basque bölgesi de tarihi Bask Ülkesinin kültür alanlarıdır.

Bask yaklaşık 2,123,000 kişilik bir nüfusa sahiptir. Bölgede resmi diller Baskça ve İspanyolca’dır. Baskça konuşulan nüfus giderek gerilemektedir. Nüfusun yalnızca % 27’si Baskça konuşmaktadır. Bu sebeple izole bir dildir.

Baskça, dil bilimcileri tarafından Hint-Avrupa dilleri Avrupa’ya yayılmadan önce Avrupa’da konuşulan dillerden arta kalan bir dil olarak kabul edilir. Bu sebepten bu dilin dünyada konuşulan başka hiçbir dille yakından akraba olmayan çok eski bir dil olduğu düşünülür.

Kitabın başındaki Bask Edebiyatına giriş kısmını yazan Ison Sarasola ; Bask insanı için “dilin korunması” bilincini yerleştiren itkiyi yetmişli yıllarda milliyetçi görüşün yenilenmesinde aramak gerek diye yazmıştır. Bu süreçte yetmişli yılların başında ilkeleştirilmiş bir dil modeliyle beraber Avrupa’daki gibi teknik açıdan ve konu bakımından çeşitlemeler gösteren bir edebiyat yaratmışlardır.

Gabriel Aresti, Bask edebiyatının öncülerindendir ve Bask edebiyatına modernliğin girmesini sağlayan bir dizi yeni yazarın kılavuzu ya da referans noktası olmuştur. Bernardo Atxaga da bu yazarlardan biridir. Obabakoak’taki öykülerinden birinde Aresti’nin kendisine nasıl yol gösterdiğini anlatmıştır.

Obabakoak içerisinde Obaba köyünde geçen pek çok kısa öykü barındırmaktadır. Bazı öyküler birbirinden bağımsızken bazılarında ise birbirlerine geçişler bulunmaktadır. Örneğin kahramanlardan birinin konuştuğu bir karakter, başka bir öyküde barda oturan adam olmaktadır. Bir öyküde üstün körü bahsedilen bir adamın hikayesini diğer bir öyküde kendi ağzından dinleriz. Kitabın son bölümündeki öyküler ise, kısa bir roman gibi birbirilerini tamamlayacak şekilde yazılmıştır.

Öykülerde kullanılan atmosfer çoğunlukla, yalnız, terk edilmiş, umutsuz, havai veya hayalperest bir insanın yolunun Obaba’ya düşmesiyle başlar. Oradaki insanlarla tanışma ve köye ayak uydurabilme maceralarının ardında yabancılaşmayı ve aitlik hissedememeyi okuruz.

Puslu gri hava, yoğun ormanlar ve tuhaf insanlarla örülü öykülerde yazar bizi gerçekle düşlem arasında getirip götürür… Bir anlatının neresinin gerçek neresinin fantastik olduğunu sorgularız. Hayal midir yoksa gerçeğin çarpık bir imgesi midir, anlamak için kafa yorduğumuz olaylar olur. Bu açıdan okuması akıcı ve insanı merakla sürükleyen öykülere imza atmıştır Atxaga.

Bazı karakterleri yazmaya, okumaya ve felsefeye meraklıdır… Kendisini bir kontun oğlu olarak tanıtan aslında gizli bir şair olan cücenin ormanda dolaşırken tanıdığı ile yaptığı sohbetlerle edebiyat kuramları hakkında çok şey öğreniriz örneğin. İki yazar arkadaşın birbirlerine anlattıkları öyküler ile başka edebiyat dünyalarına taşınmış oluruz…

Bask edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak gösterilen Obabakoak, farklı kültürlerin edebiyatına ilgi duyanlar için iyi bir tercih olacaktır.

İncelemeyi Atxaga’nın eserlerinin büyük hayranı olan Luis Michelena’nın sözüyle bitirelim.

“Kültürel alanda bir değer yaratan toplum, bunu kendisi ve diğer toplumlar için yaratır. Aynı şekilde başka toplumlar için bir değer yaratamayan toplum, kendisi içinde bir şey yaratmamış demektir.”

Kitap Adı: Obabakoak (1988)
Yazar Adı: Bernardo Atxaga
Sayfa sayısı: 429
Yayınevi: Aylak Adam

Kaynak

Gizem Ozan Aslan

En sevdiği çiçek yasemin olan kadın, gecenin sessizliği içinde yazıyordu. Yarayı ve izi… Zamanı ve yansımayı… Bazı kelimelere fena takıntılı, karakterleri hezeyanlı, deliliği düş ile değiş tokuş ediyordu. Kendini bildi bileli…

YAZAR HAKKINDA

Gizem Ozan Aslan

En sevdiği çiçek yasemin olan kadın, gecenin sessizliği içinde yazıyordu. Yarayı ve izi… Zamanı ve yansımayı… Bazı kelimelere fena takıntılı, karakterleri hezeyanlı, deliliği düş ile değiş tokuş ediyordu. Kendini bildi bileli…

Bir Yorum Yazın

87 + = 88