Kumsal, evli bir çift, onların yakın dostu (roman bu ağızdan anlatılıyor) ve arkadaşları ekseninde ilişki dinamiklerini, yer yer varoluş sancısıyla anlatan bir roman.
Kısa bir roman, bir çırpıda bitiyor ve arkasında tam da yaz ruhuna uygun bir atmosfer bırakıyor. Yaz tatilinin bitişine yakın hissedilen o hafif melankoli, ilişkiler, yer yer hayranlıklar ve diyaloglar bizde tanıdık bir izi sürüyor. Kişinin kendiyle ve ötekiyle ilişkileri beni Éric Rohmer filmlerinin içinde hissettirdi.
Bu kitapla bir kez daha Pavese hayranıyım.
Kitaptan Bazı Alıntılar:
“… Hayır, biz kavga etmedik,” dedi Clelia aceleyle. “Kıskanç da değil. Beni sevmiyor da değil. Sadece bambaşka bir adam oldu. Barışamıyoruz çünkü kavga etmedik.”
“Gerçeklik, zıddı içinde tezahür ediyordu. Kabalaşma hevesi gösteren hassas ruhlar gibi.”
“Gece dönünce pencerenin önüne oturup bir sigara yakıyordum. İnsan bu şekilde tefekkürü derinleştirdiğini zanneder ama aslında sigara içerken düşünceler sis gibi dağılırlar, hayale dönüşürler, bu da düşünmekten çok daha başka bir şeydir. Buluşlar, keşifler en beklenmedik anlarda gelir: Sofrada, denizde yüzerken, bir başkasıyla konuşurken.”
“”Hocam,” dedi, “geceyi gündüze çevirmek yetiyor. Her şey güzelleşiyor.” “Denize gelin hocam,” “deniz büyük.””