Haftalık Öneriler Öneriler

KISA ÖYKÜNÜN BÜYÜK USTALARI

Öykü, dünyanın en eski sanatlarından biri. İnsanlar, en eski çağlardan başlayarak birbirlerine öykü anlatmadan edememişler. Homeros destanlarından Kutsal Kitaplara; Binbir Gece Masalları’ndan Decameron’a pek çok yapıt da, söylenceler ve masallar da hep öyküler anlatır bize. Yüzyılların imbiğinden süzülen kısa öykünün apayrı bir edebiyat türü olarak günümüzdeki biçimine bürünmesi ise 19. yüzyılı bulur. Celâl Üster’in yıllar içinde belleğinde iz bırakmış kısa öyküleri bir araya getirdiği bu seçki; İngiliz ve Amerikan edebiyatının büyük ustalarının yapıtlarından bir güldeste. Edgar Allan Poe, Herman Melville ve O. Henry’den Chesterton, James Joyce, Oscar Wilde, Virginia Woolf ve Katherine Mansfield’e, öykü sanatının 19. yüzyıldan 20. yüzyıla evrilişinden bir kesit. Kısa öykünün en güzel örnekleri Üster’in kotardığı yetkin çevirileriyle dilimizde hayat buluyor.

Kısa Öykünün Büyük Ustaları İçindekiler:

  • Harp Malulü / Oliver Goldsmith
  • Alman Öğrencinin Başından Geçen / Washington Irving
  • Papazın Siyah Peçesi – Bir Mesel / Nathaniel Hawthome
  • Gammaz Yürek / Edgar Allan Poe
  • Daniel Orme / Herman Merville
  • Nicodemus Dodge ve İskelet / Mark Twain
  • Kilise Çalgıcılarının aymazlığı / Thomas Hardy
  • Owl Greek Köprüsünde Bir Olay / Ambrose Bierce
  • Kedi Resimleri Yapan Bir Olay / Lafcadio Hearn
  • Caline / Kate Chopin
  • Bülbül ile Gül / Oscar Wilde
  • Arabacının Koltuğundan / O. Henry
  • Açık Pencere / Saki (H.H. Munro)
  • Yüzü Dönük / Stephen Crane
  • Mahşerin Üç Atlısı / G.K. Chesterton
  • Savaş / Jack London
  • Yumurta / Sherwood Anderson
  • Araby / James Joyce
  • Perili Ev / Virginia Woolf
  • Bayan Brill / Katherine Mansfield

Önsöz

Romanın köklerini ararken kimileri nasıl on yedinci yüzyıl başlarına uzanıp Cervantes’in Don Quijote’sini milat alıyor, dahası Milat’tan çok öncelere gidip Homeros’un Odysseia’sında roman sanatının izlerinin peşine düşüyorsa, öykünün köklerine yöneldiğimizde de on dördüncü yüzyılda Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri ve Boccaccio’nun Decameron’uyla yetinmeyip, Hindistan’dan kaynaklanarak İran’da, Arap ülkelerinde boy atıp gelişen, oralardan Avrupa’ya erişen Binbir Gece Masalları’na varabiliriz belki de. Ama romanın da öykünün de kökeninde, yüzyıllar boyunca ağızdan ağıza aktarılan söylenceler, masallar, fabllar ve kıssaların, başka bir deyişle insanın onsuz edemediği hikâye anlatma tutkusunun yattığı açık olsa gerek. Bu hikâye anlatma tutkusunun sözlü geleneklerden evrilerek yazılı anlatı sanatına erişmesi ise, insanın uygarlaşma sürecinin sonuçlarından biri olarak görülebilir.

Elinizdeki güldestenin odaklandığı kısa öyküye ille de bir tanım getirmemiz gerekirse, gerçek ya da düş ürünü bir olayı edebi bir üslupla aktaran kısa düzyazı anlatı diyebiliriz öykü için en kestirme yoldan. Ne ki, bu tanımın yetersizliği bir yana, tıpkı müzikte, sanatta olduğu gibi edebiyatta da türler arasındaki ayrım çizgilerinin uzunca bir süredir iyiden iyiye silikleştiği de unutulmamalı. Yine de, modern anlamda kısa öykünün, ancak on dokuzuncu yüzyılda bağımsız bir edebi tür durumuna geldiğini söyleyebiliriz.

Celâl Üster
Ağustos 2016 (Tanıtım yazısından)

Celâl Üster

İngiliz Erkek Lisesi, Robert Academy ve İÜ Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü. 1983’te George Thomson’ın Tarihöncesi Ege adlı kitabının çevirisiyle Azra Erhat Çeviri Ödülü’ne değer görüldü. 1970’lerin başından bu yana aralarında Robert Louis Stevenson, Yaroslav Haşek, George Orwell, Juan Rulfo, Iris Murdoch, Maria Antonietta Macciocchi, Mario Vargas Llosa, Roald Dahl, Jorge Luis Borges, Paulo Coelho ve John Berger’ın yapıtlarının da bulunduğu 80’e yakın kitabı dilimize çevirdi. Uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinin Kültür editörlüğünü üstlendi.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Gizem Ozan Aslan

En sevdiği çiçek yasemin olan kadın, gecenin sessizliği içinde yazıyordu. Yarayı ve izi… Zamanı ve yansımayı… Bazı kelimelere fena takıntılı, karakterleri hezeyanlı, deliliği düş ile değiş tokuş ediyordu. Kendini bildi bileli…

YAZAR HAKKINDA

Gizem Ozan Aslan

En sevdiği çiçek yasemin olan kadın, gecenin sessizliği içinde yazıyordu. Yarayı ve izi… Zamanı ve yansımayı… Bazı kelimelere fena takıntılı, karakterleri hezeyanlı, deliliği düş ile değiş tokuş ediyordu. Kendini bildi bileli…

Bir Yorum Yazın

+ 47 = 50