“On İkinci Gece”, diğer ismiyle “Siz Nasıl İsterseniz” Shakespeare’in tüm eserlerinde fark edilen, rol değiştirme, kimlik karmaşası, cinsiyet değiştirme, kandırma/kandırılma temalarının zirve yaptığı 1601 tarihli komedyasıdır.
Eser adını, Noel’in 12. Günü olan Epifani yortusundan alır. Her Shakespeare eserinde olduğu gibi bu eserde de kurgu pagan ritüelleri de çağrıştıracak şekilde yapılandırılmıştır. Saturnalia şöleni de bir “kuralsızlık zamanı”dır. Bu gece, tekrar çalışmaya dönmeden önce oyunların, maskaralıkların ve cümbüşün hâkim olduğu son gecedir. Kızlar erkek, erkekler kız kıyafetleri giyerler ve dev bir pasta içindeki sikkeyi bulan Kuralsızlık Lordu olur. Efendiler hizmetkar, hizmetkarlar efendi olmuşlardır. Oyundaki karmaşa da tam olarak bunu anlatır.
HİKAYESİ
Oyun bir “yanlışlıklar komedisi”dir. Illyra Krallığında geçer. Shakespeare’in bu krallığı İtalya’nın Dalmaçya kıyısında hayal ettiği düşünülür.
Illyra Dükü Orsiono Kontes Olivia’ya aşıktır, ancak yakınlarını yeni kaybetmiş olan Olivia onun aşkına karşılık vermez. Gemisi kaza yapan ve Illyra kıyısına vuran Viola erkek kardeşinin öldüğünü zanneder. Erkek kılığına girip adını Cesario yapar ve Dük Orsino’nun hizmetine girer. Aslında kardeşi Sebastian ölmemiştir. Oyunun ilerleyen zamanlarında Olivia gerçek bir erkek sandığı Cesario’ya ( Viola) aşık olur. Sebastian ise Olivia’ya… Bu arada kötü kalpli uşak Malvolio ise Olivia’nın kendisini sevdiğini düşünmektedir…
KOMEDYA’YI OLUŞTURAN TRAJEDİLER SİLSİLESİ
Bir komedya olmasına rağmen oyunun arka planında pek çok trajedi olduğu dikkat çekmektedir. Oyun, “Müzik aşkı besliyorsa çalın, çalın. Gözü doysun, iştahtan kesilsin, şu aşk bitsin, tükensin,” sözleri ile başlar. Bu sözler Illyra dükü Orsino’nun Kontes Olivia’ya olan imkânsız aşkı nedeniyle söylenmektedir. Dük, her ne kadar bitsin tükensin dese de karşılıksız aşkın kapısını aşındırmaya devam eder oyun boyunca.
İkinci trajedi yakın zamanda babası ve kardeşini kaybeden Kontes’in tuttuğu yastır.
Üçüncü trajedi ise ikiz kardeşler Viola ve Sebastian’ın gemilerinin Adriyatik’te batmasıdır. Kardeşler Illyra’ya vardıklarında birbirlerinden ayrı düşmüştür. Her ikisi de kardeşinin öldüğünü zanneder.
Dördüncü trajedi Olivia’ya aşık olan kibirli uşak Malvolio’nun düştüğü hallerdir.
Beşinci trajedi ise tüm kalbiyle Sebastian’a bağlı olan Kaptan’ın yaşadığı hayal kırıklığıdır. Venedik Taciri’ndeki Antonio-Bassanio bağlılığını burada da görebiliriz. Yani, homoseksüel aşk, uğruna kendini feda etmelere kadar giden büyük dostluklar olarak yansıtılmış her iki oyunda da. Bunu modern dönemde homoerotizm olarak da okuyabiliriz; ancak Shakespeare döneminde erkekler arasındaki yakın dostlukların idealleştirilmesini de hesaba katmak gereklidir.
Bunca trajedinin olduğu olay örgüsü nasıl komedya olarak karşımıza çıkar sorusu önemli. Shakespeare’in dili kullanış ustalığı bunun cevabı olacaktır. Sör Toby ve Sör Andrew gibi iki serseri karakter, Maria gibi hafifmeşrep bir hizmetçi ve Feste gibi bir soytarının oyunun tüm karmaşasını ortaya çıkartırlar. (Feste kelime olarak da festivali çağrıştırmıyor mu zaten?) Ayrıca bu eserde dil tamamen şiirseldir ve atışmalarla, kelime oyunlarıyla, esprilerle doludur.
Viola’nın erkek kardeşi Sebastian’ın kıyafetlerini giyip Cesario takma adıyla erkek rolüne girmesi ve aşık olduğu Dük için kontes Olivia’ya habercilik yapması esnasında Olivia’nın Cesario sandığı Viola’ya aşık olması efsanedir. Kafaları karıştıran bu ilişkiler yumağının benzerini “Bir Yaz Gecesi Rüyası”ndan hatırlıyoruz. İşte tüm bu yer değiştirmeler ve çaprazlama aşklar Shakespeare’in trajedileri komediye çevirme manevrasıdır.
“Bir yüz, bir ses. Bir alışkanlık ve iki kişi. Bir perspektif yanılsaması. Hem aynı kişi hem de değil.” – Orsino.
Oyunun odak noktası Viola’nın erkek kılığına girmesidir. Sebastian’ın yaşadığı, Cesario’nun ise aslında kadın olduğu anlaşıldığında tüm olay çözülür ve Malvolio hariç herkes mutlu sona kavuşur.
Malvolio oyunun gölge karakteridir. İsmi, Olivia ve Viola’nın harflerinden oluşturulmuştur. Ayrıca İtalyancada Volio- istiyorum, Mal- Kötü anlamlarına gelmektedir. Shakespeare eserlerinde iyilik ve kötülük kavramlarını siyah ve beyaz gibi karakterlere giydirip anlatmayı sever.
Shakespeare ansiklopedisi Viola’nın rolünün, melankoliyi bozup tıpkı On İkinci Gece’nin cümbüş ruhu gibi bu dünyaya neşeyi ve gerçek aşkı geri getirmek olduğunu yazmıştır.
“Şu öfke ve horgörüyle kıvırlan dudaklardaki güzelliğe bak.
Ölümcül bir suç kendini gizlenen sevgiden daha çabuk açığa vurmaz.
Günün en parlak saatinden daha aydınlıktır aşkın gecesi.
Cesario, ilkbaharda açan güller adına, bakireliğin gizli tomurcuğu adına,
Onur ve doğruluk adına, ne kadar gururlu olursan ol,
Seni öylesine seviyorum ki, akılla, mantıkla gizlenmez bu tutku.
Aşkımı dile getirdim diye beni küçümseme.
Aranan sevgi iyidir. Ama daha iyisi beklenmeden verilen sevgi.” – Olivia
SAHNELENİŞİ VE UYARLAMALARI
Bilinen ilk sahneleme 2 Şubat 1602 yılında Londra’da Middle Temple’da yapılmıştır.
1897’de oyun William Poel tarafından oyun Elizabeth dönemine uygun olarak sahnelenir.
1912’de Harley Granville-Barker’in tamamen siyah ve gümüş renklerin hakim olduğu modern prodüksiyonunda Lillah McCarthy renkli bir Viola karakteri canlandırır.
1968’de “Your Own Thing” ismiyle bir Rock müzikali olarak New York’ta sahnelenmiştir.
1996’da Trevor Nunn yönetmenliğinde “On İkinci Gece” adıyla film uyarlaması yapılır. Başrolde Helena Bonham Carter ve Imogen Stubbs oynamıştır.
2006 yılında “She is the Man” isimli film ise On İkinci Gece’ye göndermelerle doludur.