Gerçeküstücülük ya da sürrealizm, temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı-sanat için çalışan ilk dadaistlerin eserlerinden alır. 1924’te “Manifeste du Surrealisme”i (Sürrealizm Manifestosu) hazırlayan şair Andre Breton’a göre gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. Gerçeküstücülük akımı, gerçek dışı anlamında değil aksine gerçeğin insandaki iz düşümü şeklinde bir yaklaşımdır. Sigmund Freud’un teorilerinden etkilenen Andre Breton için, bilinçdışılık düş gücünün temel kaynağı, deha ise bu bilinçdışı dünyasına girebilme yeteneğiydi.
Gerçeküstücülük, yöntemli bir araştırma ile deneyi ön planda tutuyor, insanın kendi kendisini irdeleyip çözümlemesinde sanatın yol gösterici bir araç olduğunu vurguluyordu.
Yeni nesil sanatçılar hala tekinsizliğin tadını çıkaran resimler, fotoğraflar ve filmler yaratıyorlar.
Julie Curtiss
Ressam, çalışmalarını açık uçlu tutmanın gerekli olduğunu düşünürken, “semboller, efsaneler ve arketipler aracılığıyla kolektif ve bireysel olarak taşınan anlamın gücüne” inandığını da söylüyor. İzleyiciyi şaşırtıcı yeni bakış açılarına yönlendiren dokuların, nesnelerin ve vücut parçalarının beklenmedik yanlarına odaklanıyor.
Mary Reid Kelley
Reid Kelley, çalışmalarını sürrealist olarak görmüyor. “Bazı sürrealistlerin de dahil olduğu daha geniş bir kategori olan absürdist unsurları var.”
Franz Kafka’dan Edgar Allan Poe’ya ve Lewis Carroll’a kadar birçok yazarın yazdığı yazılardan oluşan André Breton’un Kara Mizah Antolojisi’ni yansıttığı aşikar.
Penny Slinger
Dilin olması gereken yerde gözleri olan ağızlar; hayalet kadın formları ve kadın bedenlerini yansıtan aynalar, Penny Slinger’in elli yıllık kariyerinin ayırt edici özelliklerinden…
Slinger, bilinçaltı ve rüyalar herhangi bir zamanda herhangi bir toplumda geçerli olduğundan, sürrealizmin zamansız olduğuna inanıyor.
Chen Zhou
Nathaniel Mary Quinn
Quinn, Instagram’dan, dergilerden ve web sitelerinden portreleri kullanarak fotomontaj formunu anlatıyor ve her birinin parçalarını bir kompozisyonun tek bir karışımında birleştiriyor. Dadacıların kes ve yapıştır tekniğini kullanmak yerine, resim yapıyor. Fırça darbeleri, farklı unsurları tek bir bütün halinde birleştiriyor. Parçalanmış kimlikler hakkında ortaya çıkan fikirler, sürrealistlerin psikoloji ve bilinçdışına olan ilgisini yansıtıyor.
Jonathan Meese
Jonathan Meese’nin renkli, kaotik resimleri, 1920’lerin sürrealistlerinin anarşik amaçlarını güncelliyor.
Salvador Dalí, kendi coşkulu, tiyatroya yakın sanatsal kişiliğini geliştiren Meese için özel bir ilham kaynağı!
Inka Essenhigh
Masalsı tonlar ve yumuşaklıkla işlenen fantastik durumlar, ressamın ayırt edici özelliklerinden biri…
Essenhigh’in resimleri, “dünyanın son derece gizemli doğasını” keşfetmemize olanak tanıyor.
Not: Sanatçıların diğer çalışmalarına ve daha detaylı bilgiye Artsy‘den ulaşabilirsiniz.
Kaynak: