İncelemeler Öneriler

Woody Allen’ın Hikayeleri

“Ölümden sonra yaşam varsa ve hepimiz aynı yerde buluşacaksak, beni aramayın,

ben sizi ararım.”

-Woody Allen

Filmlerini birçoğumuzun bildiği ve zaman zaman bayılarak izlediği Woody Allen’ın “Evet ama, bir lokomotif bunu yapabilir mi bakalım?” adlı kitabı şans eseri karşıma çıktı. (Barış’a teşekkürler!) Yönetmenliğindeki derinliğe, mizahına ayna tutmuş, kesinlikle de absürt bir kitap bekledim. Pek yanıldım sayılmaz. Okurken gerçekten çok eğlendim hatta ara ara kahkaha attım. Temposu hiç düşmeyen bir kitap, her sayfa Allen’ın dahiyane kurguları ve esprileriyle dolu. Çoğumuzun görüp kibarlık adına ses çıkarmadığı ya da herhangi bir sebepten görmezden geldiği pek çok garipliği sansürsüz üslubuyla kaleme almış. Sahte entelektüellikten toplumsal tabulara kadar birçok konuyu bodoslama, içinden geldiği gibi hicvetmiş. Diyalogları ve ironisiyle filozoflar, psikanalistler, mafya babaları, yazarlar, canavarlar, Hitler gibi birçok karakteri şahane süslemiş. Onlarla absürdizmin hakkını vererek “kankacılık” oynamış, olağanüstü yaratıcılıkta anılar yazmış.

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Zihni gevşetecek, okurken zorlamayacak bir kitap, hayat dersleri filan beklemeyin. İçerisinde birçok farklı kısa hikaye var, aşağıda bazılarından kısa bölümler paylaşacağım:

YENİ MEZUNLARA KONUŞMA’M

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

İnsanoğlu bir kez daha tarihteki dönüm noktalarından birini yaşamaktadır. Önümüzde bazı seçenekler var. Bunlardan biri umutsuzluğa ve düş kırıklığına gider, diğeriyse yok oluşa. Şanslıysak, doğru yolu seçecek kadar akıllıca davranabiliriz. Burada herhangi bir karamsarlık duygusuyla konuşmuyorum. Benim söylemek istediğim, -bazıları tarafından yanlışlıkla ‘kötümserlik’ olarak algılanan- yaşamın ve varlığın anlamsızlığını kavrama karşısında duyulan paniğin farkına varılmasıdır. Benim sözünü ettiğim, modern insanın içinde bulunduğu çıkmazdır. (“Modern insan” terimi burada, Nietzsche’nin “Tanrı öldü!” saptamasından sonra ve çok satan “I wanna hold your hand” adlı plağın piyasaya sürülmesinden önce doğan insanları kapsamaktadır.)

SCHMEED’İN ANILARI

Schmeed, Hitler dahil, ordunun ve hükümetin pek çok üst rütbeli subayına hizmet vermiş bir berberdi. Nürmberg Duruşmaları sırasında da söylendiği gibi, Schmeed hem “doğru zamanda, doğru yerde” bulunmayı başarmış ve hem de her şeyi gözlemleyebilmiş bir insandı. Bu yüzden onun anıları Nazi Almanyası’nın iç dünyasına ilişkin çok önemli belgeler niteliğini taşımaktadır. Aşağıda birkaç örnek pasaj sunuyoruz:

KONT DRAKULA

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Transilvanya’da bir yerlerde canavar Drakula tabutunda yatıyor ve gecenin gelmesini bekliyor.

Birdenbire ortalık kararıyor ve bir cehennem meleği gibi yavaşça tabutundan çıkıyor; işkence içinde öldüreceği zavallı kurbanlarının evine doğru uçuşa geçiyor.

“Ooohh Kont Drakula, sizi görmek ne güzel” diyor fırıncının karısı kapıyı ona açarken. (Eve girerken bir kez daha insan bedenine bürünmüştü; kötü emellerine ulaşması için bu gerekliydi.)

“Sizi bu kadar erken buraya getiren nedir? diye soruyor fırıncı.

“Akşam yemeği davetiniz,” diye yanıtlıyor Kont, “Umarım yanılmıyorumdur; siz beni bu gece için akşam yemeğine davet etmiştiniz, değil mi?”

“Evet, akşam yemeğine davet etmiştik… ama doğrusu, yedi saat erken geleceğinizi düşünmemiştik…”

“Pardon?”, diyor Drakula şaşırarak ve bir yandan da odayı inceliyor aynı şaşkınlık içinde.

“Yoksa, güneş tutulmasını bizim evden mi izlemek istediniz?”

EVET AMA, BİR LOKOMOTİF BUNU YAPABİLİR Mİ BAKALIM?

O günden sonraki üç ayı sandviçin bulucusu olan kont hazretlerini düşünerek geçirdim. Bu arada da aklımda British Museum’da saklanan ilk sandviç örneği vardı tabii… Tarih karşısındaki yeteneğim biraz şüpheli olmasına karşın, umarım bu çalışmam diğer tarihçilere o büyük dehanın bir nebze daha anlaşılması için yardımcı olur.

BAHAR BÜLTENİ

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Resimleyen: Kemal Gökhan Gürses

Felsefe 1: Platon’dan Camus’ya kadar herkes okunur ve aşağıdaki konular açımlanır:

Ahlak: Yaşamdaki bazı zorluklar ve işleri lehinize çevirmenin altı yolu.

Estetik: Sanat yaşamın aynası mıdır, değilse nedir?

Metafizik: Ölümden sonra ruha ne olur? Yoksa artık orgazm olamaz mı?

Epistemoloji: Bilgi bilinebilir mi? Bilinemezse, biz bunu nereden biliyoruz?

Absürd: Neden bazen yaşam insana bomboş gelir, özellikle de kırmızı-beyaz-mavi renklere bulanmış ayakkabılar giyen adamlar gördükten sonra? Çokluk ve birlik konusu başkalık konusuyla bağlantılı olarak incelenir. (Birlik konusunda başarı gösteren öğrenciler ikilik konusuna atlarlar.)

KAPIYI ÖLÜM ÇALIYORDU

Ölüm (Çıkarken): Onu hemen alıp çıkamadım. Şu poker işine hiç bulaşmamalıydım.

Nat (Arkasından seslenir): Aşağıya inerken dikkat et. Basamaklardan birinde halı kayıyor.

(Ve o anda, bir trafik kazası sesi duyarız. Nat iç geçirir. Yatağın yanında duran komodinin üstündeki telefonu açar.)

Nat: Alo, Moe? Benim. Dinle. Birinin şaka yapıp yapmadığını bilmiyorum; ama az önce Ölüm buradaydı… Biraz poker oynadık.. Hayır, Ölüm. Ta kendisi. Ya da Ölüm olduğunu ileri süren biri… Ama Moe, herif salağın tekiydi!

PERDE

YİRMİLERDEN BİR ANI

Bir öğleden sonra Fransa’nın güneyinde bir eşcinsel barında oturmuş, ayaklarımızı Fransa’nın kuzeyine doğru uzatmış dinleniyorduk ki Gertrude Stein birdenbire “Midem bulanıyor” dedi. Picasso bunun garip olduğunu düşündü, Matisse ve bense bunun bir Afrika gezisi için iyi bir neden olacağını düşünüyorduk. Yedi hafta sonra Kenya’da Hemingway’le karşılaştık. Artık bronzlaşmış ve sakallı bir adam olarak sonradan iyice ünlenecek olan göz ve ağız üzerine düzyazı stilini geliştiriyordu. Burada, bu keşfedilmemiş kıtanın karanlıklarında Hemingway yarık dudaklılara meydan okuyordu.

HELMHOLTZ’LA KONUŞMALAR

Daha sonra ağaçların arasından eve doğru yürümeye başladık. Bu arada Helmholtz’un söylediklerinden bazı kısa notlar almayı başardım. Bunları aşağıda okuyabilirsiniz:

İnsanlık durumları üzerine: İnsan ölümsüz olsa, et faturalarının ne kadar kabarık olacağını tahmin edebilir miydiniz?

Din üzerine: Ölümden sonra yaşama inanmıyorum; ama yine de yanıma bir kat yedek iç çamaşırı alacağım.

Edebiyat üzerine: Bütün edebiyat, Faust’a ancak bir dipnottur ama bununla ne demek istediğimi sorarsanız, en küçük bir fikrim yok.

Artık gerçekten inanıyorum; Helmholtz büyük bir adam!

———————————————————————————

İnceleme yazıları için tıklayabilirsiniz.

Diğer kitap önerileri için tıklayabilirsiniz. 

Gizem Karatepe

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

YAZAR HAKKINDA

Gizem Karatepe

Bana bu kimliği yaz deseniz, birinci tekille yazılmış sıkıcı bir durum öyküsü yazarım. Anlat deseniz, anlatamam.

Bir Yorum Yazın

74 + = 77