Edebiyat Öneriler

Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar: Wilde’dan Aforizmalar

Can yayınlarından basılan kitapta Oscar Wilde’ın aforizmaları yer alıyor. Kitabın arkasındaki tanıtım yazısında açık açık söylenmese de bu aforizmalar aslında aforizma olarak yazılmamış, Wilde’ın sanat, estetik, sosyalizm, kadın erkek ilişkileri, aşk, evlilik, suç, toplum vb. üzerine düşüncelerinin yer aldığı denemelerinden, eleştirilerinden derlenmiş.

Oscar Wilde

Oscar Wilde

Kitaptan altını çizdiklerim:

Bana göre sabah erkenden kahvaltısını edip şehre gidip treni yakalayan, ticaret aleminin tozlu, kasvetli atmosferinde kalan, akşam evine dönüp yemeğini yedikten sonra uykuya dalan iş adamının hayatı bir kadırga kölesininkinden beterdir- zincirleri demir değil altındır, o kadar.

Hayat ciddiye alınmayacak kadar önemlidir.

İsteri nöbetsiz şaire pek az rastlanır.

Sanat, kapsamı ve vizyonu en geniş sanat bile bize dış dünyayı gerçekten gösteremez. Bize gösterdiği sadece kendi ruhumuzdur, gerçek idrakimiz olan yegane dünya!

Eğitim hayranlık uyandıran bir şeydir. Ama ara ara bilinmeye değer hiçbir şeyin öğretilemeyeceğini de hatırlamak gerekir.

Herkes üç ciltlik bir roman yazabilir. Tek gereken hayat ve edebiyat konusunda tam bir cahilliktir.

İnsan en az kendisini anlattığı zamanlarda kendisi olur. Ona bir maske verin, işte size tüm gerçeği o zaman anlatacaktır.

Ahlaklı ya da ahlakdışı yazılmış kitap diye bir şey yoktur. İyi ve kötü kitap vardır, hepsi bu. 

Sanatın gerçekte yansıttığı izleyicidir, hayat değil.

Tecrübenin hiçbir ahlaki değeri yoktur, insanların hatalarına verdiği isimdir sadece.

Kendini suçlamanın konforlu bir yanı vardır. Kendimizi suçladığımızda başka kimsenin bizi suçlamaya hakkı yokmuş gibi gelir. Günahlarımızı bağışlayan itiraftır, rahip değil.

Bir zamanlar demokrasiden büyük şeyler umulmuştu ama demokrasi halkın halk tarafından halk için sopalanması demektir.

Sanatçı asla popüler olmaya çalışmamalıdır.

Sanat dünyadaki tek ciddi şeydir, sanatçı ise asla ciddi olmayan tek insan.

Hırs başarısızlığın son sığınağıdır.

İnsanların çoğu kendileri değil başkalarıdır. Düşünceleri başkalarının kanaatleridir, hayatları taklit, tutkuları alıntıdır.

Yaşlılığın trajedisi insanın ihtiyarlaması değil genç kalmasıdır.

Bence insan kendi mitini keşfetmelidir.

Tüm sanatlar faydasızdır.

Yoksulların gerçek trajedisi nefislerinden feragat etmek dışında hiçbir şeye güçlerinin yetmemesidir. Güzel nesneler gibi güzel günahlar da yalnız zenginlerin ayrıcalığıdır.

Memnuniyetsizlik bir insan ve toplum için ilerlemenin ilk adımıdır.

Çocuklar başlangıçta ebeveynlerini severler. Bir zaman sonra yargılarlar, nadiren affederler.

Moda o kadar dayanılmaz bir çirkinliktir ki onu sık sık değiştirmek zorunda kalırız.

Edebiyat daima hayattan önce davranır, onu taklit etmez ama ona istediği biçimi verir. Bildiğimiz on dokuzuncu yüzyıl büyük ölçüde Balzac’ın eseridir.

Dünyanın ahlaksız olarak nitelendirdiği kitaplar, dünyaya kendi utancını gösteren kitaplardır.

Aşk bütünüyle trajedidir.

Yanlış anlama, aşkın temelidir.

Sadık olanlar aşkın sadece basit tarafını bilir, aşkın trajedilerine vakıf olanlar yalnız sadakatsizleridir.

Erkek kadını bir kez sevmişse onun için her şeyi yapar, onu sevmeye devam etmek dışında.

Bir erkek her kadınla mutlu olabilir, ona aşık olmadığı müddetçe.

Gerçek yaşını söyleyen bir kadına asla güvenmemek gerekir, bunu söyleyen kadın her şeyi söyler.

Başkalarının alacağından korkmasak pek çok şeyi atardık.

 Can Yayınları 

Diğer edebi yazılar ve öneriler için tıklayabilirsiniz.

Irmak Erkan

Bir gece yatağından kalktı. En sevdiği pantolonunu, gömleğini giydi, cüzdanını yanına aldı, çantasını sırtladı; karısını ve çocuklarını öpüp odadan çıktı. Çalışma odası soğuk, karanlıktı. Ahşap masanın üzerindeki gece lambasını yaktı, sobayı tutuşturdu. Sandalyesine oturdu, yazmaya başladı.

YAZAR HAKKINDA

Irmak Erkan

Bir gece yatağından kalktı. En sevdiği pantolonunu, gömleğini giydi, cüzdanını yanına aldı, çantasını sırtladı; karısını ve çocuklarını öpüp odadan çıktı.
Çalışma odası soğuk, karanlıktı. Ahşap masanın üzerindeki gece lambasını yaktı, sobayı tutuşturdu. Sandalyesine oturdu, yazmaya başladı.

Bir Yorum Yazın

+ 33 = 37